28 Kasım 2010 Pazar

HAYDARPAŞA GARI YANDI Seyrederken İçim yandı....:(


HAYDARPAŞA GARI YANDI.
Bir ara balkona doğru geldiğimde; her gün hayranlıkla seyrettiğim; harika manzaranın, nazar boncuğu gibi tam ortasında duran; koca dev bina, dev tarih; dün akşamüstü üzgündü, panik içindeydi, içi acıyordu, cayır, cayır yanıyordu çaresiz bakışlarımın karşısında.

Seyrederken göz yaşlarım sel oldu aktı, videoya alırken ve fotoğraflarını çekmek üzere bakarken, içim yanıyordu...

Hemen hemen, bütün filmlerde Haydarpaşa Garı ve Eminönü meydanı, birbirinden ayrılmaz bütünlüğüyle "İstanbul'a gelişin" karelerini oluşturuyordu.

Heybetiyle yüzyılı aşan yaşının gururunu taşıyordu, Haydarpaşa Garı ....

Kim bilir ne anılarla, nice sırları paylaşıyordu. Ayrılıklarla akan göz yaşlarına teselli olmaya çalışırken,vuslatlarda sevinçleri paylaşıyordu....

Haydarpaşa Garı yandı “Memleketimden İnsan Manzaraları" da yandı.

Nâzım Hikmet değil miydi, şu satırları yazan?

“Haydarpaşa Garı’nda 1941 baharında
Saat on beş merdivenlerin üstünde güneş, yorgunluk ve telaş
Bir adam merdivenlerde duruyor bir şeyler düşünerek...
Zayıf, korkak, burnu sivri ve uzun
Yanaklarının üstü çopur.
Merdivenlerdeki adam hangi usta ?
Tuhaf şeyler düşünmektedir.”

Ne tesadüftür ki; Gar saat 15'i geçe yanmaya başladı şiirdeki gibi, yorgunluk ve telaş ile...

Eminim artık; Tuhaf düşünse de ustalar, Ayşe hanımlar, Emine teyzeler, Mehmet beyler, Aliler, teskeresini alıp sevinçle memleketine gitmek üzre tren bekleyen Mehmetçikler, herkes, herkes üzgün. Herkesin içi yanık, mahsun.....

Kim yaktı? Niye yaktı?
Yakanın elleri ciğerleri yansın,
İhmal ise; yangına sebep olanlara yazıklar olsun.

HAYIR !
O güzelim bina: orayı yaşayabilen anıların ve yaşanacakların şahitliklerine devam etmeli. az sayıda insanın, bazı imkanlara sahip olanların, salınacakları bir otel olmamalı. Olmamalı.....

Haydarpaşa Garı.......
İstanbul'un büyük bir güzelliği,
Önemli bir dama taşı,
İstanbullunun ve İstanbul'dan geçenlerin en yakın, en sıcak sırdaşı,
Bu güzelim dev yapıtın, en kısa zamanda, yarasının sarılarak bizlere, oranın havasını yaşayacaklara, yaşamak isteyenlere, tekrar hediye edilmesini istiyoruz.

Bir daha; diğer kıymetlerimiz de, böyle bir aczin yaşanmamasını ümit ediyorum.



Not:Yorum yazmak isteyen arkadaşlar;Yorumunuzu yazdıktan sonra profil de anonim tıklamanız gerekmektedir.Teşekkürler..





Etiketler: ,

5 Yorum:

saat: 29 Kasım 2010 06:36 , Blogger Bekir Özkan dedi ki...

Gerçekten bi anda Türk filmlerinin İstanbul'a varış veya İstanbul'dan gidiş sahneleri geldi aklıma, ne kadar da çok özdeşleşmiştik o muhteşem mimari harikası bina ile, ne keyiflidir Kadıköy vapurunda dışarda oturup ve iskeleye yaklaşmadan önce Haydarpaşa garını seyretmek uzaktan.. Hayallerimiz de kül ettiler maalesef..

 
saat: 29 Kasım 2010 12:50 , Blogger hanife dedi ki...

Bekircim evet; sanki bizim eski Türk Filmlerimiz,Haydarpaşa Garı ve Eminönü meydanı birbirini tamamlayan simge olmuşlardı.Kadıköy Eminönü vapurunda seyahat, Haydarpaşa Garının heybetiyle tatlanıyor.Maalesef tatlarımız ve hayallerimiz kül oldu.Eski filmlerde ayrı istanbul güzellikleri barınıyor maalesef onlarada sahip olunamıyor galiba...

 
saat: 30 Kasım 2010 00:33 , Anonymous Adsız dedi ki...

gerçekten çok üzüldüm.yanmadan önceki akşam baktık ve ne muhteşem görünüyor dedik arkadaşlarla ve ertesi gün bu manzarayı gördük ...ne diyeyim kasıtlı yapılmışsa yazıklar olsun...

 
saat: 30 Kasım 2010 00:34 , Anonymous Adsız dedi ki...

ismimi yazmayı unuttum özür selma kanbak

 
saat: 1 Aralık 2010 07:12 , Blogger hanife dedi ki...

Sevgili Selma Hanım merhabalar; Teşekkür ediyorum gerçekden muhteşem bir bina.Hatta daha da öte sanki kendisini seyredeni içine çekiyor.İnşallah o asırlık bine bizim ve bizim kalacak.

 

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa